you do - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

you do

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "you do" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Phrases
as you do expr. senin yaptığın/yapacağın gibi
as you do expr. normal bir şekilde
as you do expr. tıpkı senin yapabileceğin gibi!
as you do expr. sanki/çok normalmiş gibi
as you do expr. çok normal gibi
as you do expr. ne var bunda
what do you call it expr. adı neydi
what do you call it expr. adını unuttum şimdi, hani …, işte o
what do you call it expr. adını unuttuğum o kadın/adam/şey
what do you call it expr. ne diyorsunuz ona, işte o
do you copy? expr. anlaşıldı mı?
how do you like that! expr. bak sen şu işe!
what more do you want - jam on it? expr. buldun da bunama
if you do what you’ve always done, you’ll get what you’ve always got expr. hep aynı şeyleri yaparsan, hep aynı sonuçları elde edersin
If you always do what you've always done, you will always get what you've always got expr. hep aynı şeyleri yaparsan, hep aynı sonuçları elde edersin
you do the crime you do the time expr. eden bulur
kindly request you to do the needful expr. gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim
do it like you mean it expr. hakkını vererek yap
kindly request you to do the needful expr. gereğinin yapılmasını arz ederim
how do I/we/you know that? expr. ne malum?
till death do you part expr. ölüm sizi ayırana dek
you do the crime you do the time expr. ne ekersen onu biçersin
do you copy? expr. onaylıyor musun?
how do you like that! expr. (şu) işe bak (sen)!
the (very) least you can/could do expr. elinden gelenin en azı
the (very) least you can/could do expr. yapman gereken en ufak şey
the (very) least you can/could do expr. yapabileceğinin en azı
the (very) least you can/could do expr. en azından yapılan
the (very) least you can/could do expr. hiç değilse yapabilmek
if you can't do the time, don't do the crime expr. öyle başa böyle tarak
if you can't do the time, don't do the crime expr. eden bulur
if you can't do the time, don't do the crime expr. kendin ettin, kendin buldun
kindly request you to do the needful expr. gereğinin yapılmasını arz ederim
do as you are bid expr. sana söyleneni yap
Proverb
never put off till tomorrow what you can do today bugünün işini yarına bırakma
do good things and good things will happen to you iyilik yap iyilik bul
do good things and good things will happen to you iyilik yapan iyilik bulur
if you want a thing done well do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want a thing done well do it yourself kendi ununu kendin öğüt
don't put off for tomorrow what you can do today bugünün işini yarına bırakma
you never know what you can do till you try denemeden bilemezsin
you never know what you can do till you try denemedikçe bilemezsin
do unto others as you would have them do unto you başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran
do unto others as you would they should do unto you sana yapılmasını istmediğini, bir başkasına yapma
do unto others as you would have them do unto you sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma
if you can't do the time, don't do the crime cezasını çekmeye hazır değilsen suçu da işlemeyeceksin
if you can't do the time, don't do the crime sonuçlarına katlanamayacaksan yasakları çiğnemeyeceksin
if you can't do the time, don't do the crime kendin ettin, kendin buldun
if you can't do the time, don't do the crime kendi düşen ağlamaz
never put off until tomorrow what you can do today. bugünün işini yarına bırakma
do unto others as you would have others do unto you. başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran
do unto others as you would have others do unto you. sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma
do unto others as you would like others (to) do unto you başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran
do unto others as you would like others (to) do unto you sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma
do unto others as you would like them (to) do unto you başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran
do unto others as you would like them (to) do unto you sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma
if you want a thing done well/right, do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want a thing done well/right, do it yourself kendi ununu kendin öğüt
if you want a thing done well/right, do it yourself bir şey iyi/doğru yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın
if you want it done right, do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want it done right, do it yourself kendi ununu kendin öğüt
if you want it done right, do it yourself bir şey doğru/doğru düzgün yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın
if you want it done well, do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want it done well, do it yourself kendi ununu kendin öğüt
if you want it done well, do it yourself bir iş iyi yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın
if you want something done right, do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want something done right, do it yourself kendi ununu kendin öğüt
if you want something done right, do it yourself bir şey doğru/doğru düzgün yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın
if you want something done well, do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want something done well, do it yourself kendi ununu kendin öğüt
if you want something done well, do it yourself bir iş iyi yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın
if you want something done well/right, do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want something done well/right, do it yourself kendi ununu kendin öğüt
if you want something done well/right, do it yourself bir şey iyi/doğru yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın
Colloquial
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma yeteneği olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma becerisi içinde olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
have it in you (to do something) v. (bir şey yapma) yeteneği olmak
have it in you (to do something) v. (bir şey yapma) becerisi içinde olmak
have it in you (to do something) v. (bir şey yapma) yeteneğini içinde barındırmak
have it in you to do something v. bir şey yapma yeteneği olmak
have it in you to do something v. bir şey yapma becerisine sahip olmak
have it in you to do something v. bir şey yapmak birinin içinde olmak
have it in you to do something v. bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
have it in you to do something v. bir şey yapma kapasitesi olmak
have it in you to do something v. bir şey yapma potansiyeli olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma becerisine sahip olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapmak birinin içinde olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma kapasitesi olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma potansiyeli olmak
what do you want to bet (that) expr. istediğine bahse girerim/varım
what do you expect? expr. zaten ne bekleyebilirsin ki?
what do you expect? expr. bekleyende hata
what do you expect? expr. zaten olup olacağı bu kadar
what do you expect? expr. huylu huyundan vazgeçer mi hiç?
what do you expect? expr. can çıkmadan huy çıkar mı hiç?
what do you expect? expr. zaten başka ne olabilirdi ki?
where do you come off? expr. ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?
little do you know? expr. biraz olsun haberin var mı?
little do you know? expr. biraz olsun biliyor musun?
to what do you owe your success? expr. başarınızı neye borçlusunuz?
come on you can do it expr. haydi bunu yapabilirsin
wdym (what do you mean) expr. ne demek istiyorsun?
where do you come off? expr. ne biçim davranışlar bunlar?
since when do you care? expr. ne zamandan beri umurunda?
just do what you have to do expr. sadece yapman gerekeni yap
then what do you need me for? expr. peki o halde bana neden ihtiyacın var?
just do what you got to do expr. sadece yapman gerekeni yap
a little dab will do you [us] expr. azıcık kafi
a little dab will do you [us] expr. azıcık yeterli
a little dab will do you [us] expr. bir tutam yeterli
a little dab will do you [us] expr. bir gıdım kafi
a little dab will do you [us] expr. bir damla yeterli
a little dab will do you [us] expr. bir tutam kafi
a little dab will do you [us] expr. bir çimdik yeterli
what do you want, egg in your beer? expr. daha ne bekliyorsun?
what do you want, egg in your beer? expr. yetmedi mi?
what do you want, egg in your beer? expr. buldun da bunuyorsun?
what do you expect? expr. ne bekliyordun/bekliyorsun ki?
what do you expect? expr. zaten ne olabilirdi ki?
what do you expect? expr. başka ne olabilirdi ki? ya ne olacaktı ki?
what do you expect? expr. başka ne olacaktı ki?
what do you expect? expr. çok normal değil mi?
what did you do with something? expr. bir şeyi nereye koydun/koydu?
what did you do with something? expr. bir şeyi ne yaptın/yaptı?
what did you do with something? expr. bir şeyi nereye sakladın/sakladı?
(do) you mean to tell me (that) (something is the case)? expr. bana (…) mi söylemeye çalışıyorsun?
and I think you do expr. sanırım anlıyorsun
and I think you do expr. anladın sen onu
anything else can I do for you? expr. size yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı?
anything else can I do for you? expr. size başka nasıl yardımcı olabilirim?
anything else can I do for you? expr. yardım etmemi istediğiniz başka bir şey var mı?
anything else can I do for you? expr. başka bir şey istiyor musunuz?
anything else can I do for you? expr. başka bir ihtiyacınız var mı?
do I have to draw (you) a picture? expr. (sana) her şeyi tane tane anlatmak mı gerekiyor?
do I have to draw (you) a picture? expr. (sana) her şeyi açık açık söylemek mi gerekiyor?
do I have to draw (you) a picture? expr. resimli açıklama mı lazım (sana)?
do you have a problem with that? expr. (bununla ilgili) bir sıkıntın mı var?
do you have a problem with that? expr. (bu) hoşuna gitmedi mi?
do you have a problem with that? expr. (bununla ilgili) bir itirazın mı var?
what do you call it expr. adı neydi
what do you call it expr. adını unuttum şimdi
what do you call it expr. hani şu …
what do you call it expr. işte o, ne diyorsunuz ona
what do you call it expr. işte o, adını unuttuğum şu kadın/adam/şey
what do you call it expr. her ne zıkkımsa
what do you call it expr. her ne karın ağrısıysa
(well) what do you know expr. bil bakalım, (dolapta) ne var
(well) what do you know expr. bil bakalım, ne oldu
(well) what do you know expr. bak sen şu işe
(well) what do you know expr. vay be
what do you know (for sure)? expr. ne haber?
what do you know (for sure)? expr. n'aber?
what do you know (for sure)? expr. ne var ne yok?
what do you know (for sure)? expr. nasılsın?
what do you know (for sure)? expr. nasılsın, iyi misin?
what do you know (for sure)? expr. ne haber
what do you know (for sure)? expr. ne yapıyorsun?
what do you know (for sure)? expr. ne iş?
what do you say? expr. merhaba, ne haber?
what do you say? expr. selam, n'aber?
what do you say? expr. selam, ne var ne yok?
what do you say? expr. merhaba, nasılsın?
what do you say? expr. selam, nasılsın, iyi misin?
what do you say? expr. selam, ne haber, ne yapıyorsun?
what do you say? expr. merhaba, ne iş?
what do you say? expr. ne diyorsun?
what do you say? expr. ne dersin?
what do you say? expr. cevabın ne?
what do you say? expr. kararın ne?
what do you say? expr. ne karar verdin?
what do you say? expr. ne diyoruz?, teşekkür edelim mi?
what do you say? expr. lütfen diyelim mi?
what do you want to bet (that) expr. neyine istersen bahse varım (ki)
what do you want to bet (that) expr. her şeyine bahse girerim (ki)
what do you want to bet (that) expr. neyine istersen iddiaya girerim (ki)
what do you want to bet (that) expr. her şeyine iddiaya girerim (ki)
what do you want, a cookie? expr. ne bekliyorsun, kırmızı kurdele mi?
what do you want, a cookie? expr. ne olmuş yani, madalya mı takalım?
what do you want, a cookie? expr. ne olmuş yani, kırmızı kurdele mi takalım?
whatever you do expr. ne yaparsan yap (treni kaçırma)
you couldn't (do that)! expr. (bunu) yapamazsın!
you couldn't (do that)! expr. (bunu) yapmazsın değil mi?
you wouldn't (do that)! expr. (bunu) yapamazsın!
you wouldn't (do that)! expr. (bunu) yapmazsın değil mi?
you do you expr. sen bildiğin gibi yap
you do you expr. sen istediğini yap
you know as well as I do expr. senin de bildiğin gibi
you know as well as I do expr. ikimiz de biliyoruz ki
you know as well as I do expr. sen de biliyorsun ki
how could you (do something)? expr. (bunu) nasıl yaparsın?
how could you (do something)? expr. (böyle bir şeyi) nasıl yapabildin?
how could you (do something)? expr. (böyle bir şeyi) nasıl yapabildin?
how could you (do something)? expr. (bunu/böyle bir şeyi) ne hakla yaparsın?
how could you (do something)? expr. (böyle bir şey/bunu) yapmaya ne hakkın var?
how could you (do something)? expr. (bunu/böyle bir şeyi) ne cüretle yaparsın?
if you have a mind to (do something) expr. eğer (bir şeyi yapma) niyetin varsa
if you have a mind to (do something) expr. eğer (bir şeyi yapmaya) niyetliysen
if you have a mind to (do something) expr. eğer (bir şeyi) yapmak) istiyorsan
if you have a mind to (do something) expr. eğer (bir şeyi yapmak) niyetindeysen
(do) you mean to say (that) (something is the case)? expr. (bir şey) mi demeye çalışıyorsun?
(do) you mean to say (that) (something is the case)? expr. yani (bir şey) mi demek istiyorsun?
(do) you mean to say (that) (something is the case)? expr. (bir şey olduğunu) mu ima ediyorsun?
(do) you mean to say (that) (something is the case)? expr. yani (bir şey) mi diyorsun?
(do) you mean to say (that) (something is the case)? expr. yani (bir şey) olduğunu mu söylüyorsun?
(do you) want to bet? expr. iddiasına girelim mi?
(do you) want to bet? expr. var mısın iddiasına?
(do you) want to bet? expr. iddiaya girelim mi?
(do you) want to bet? expr. iddiaya var mısın?
(do you) want to bet? expr. iddiaya/bahse girelim istersen
(do) (you) come here often? [cliché] expr. buraya sık gelir misin? (cinsel/romantik anlamda hoşlanılan kimseyle muhabbete girmek için sorulan soru)
(do) (you) want to make something of it? expr. ne yapacaksın?
(do) (you) want to make something of it? expr. sanki bir şey yapacaksın/yapabileceksin
(do) (you) want to make something of it? expr. kavga mı/kapışmak mı istiyorsun?
(do) (you) want to make something of it? expr. gel kapışalım
(do) you hear me? expr. duydun mu beni?
(do) you hear me? expr. duydunuz mu beni?
(do) you kiss your grandmother with that mouth? expr. (küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı büyük anneni öpüyorsun?
(do) you kiss your grandmother with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
(do) you kiss your granny with that mouth? expr. (küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı büyük anneni öpüyorsun?
(do) you kiss your granny with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
(do) you kiss your mama with that mouth? expr. (küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı anneni öpüyorsun?
(do) you kiss your mama with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
(do) you kiss your mother with that mouth? expr. (küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı anneni öpüyorsun?
(do) you kiss your mother with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
do you kiss your momma with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
(do) you read me? expr. sesim geliyor mu?
(do) you read me? expr. beni duyabiliyor musun?
(do) you want a piece of me? expr. kavga mı istiyorsun?
(do) you want a piece of me? expr. kavga çıkarmak/etmek mi istiyorsun?
(do) you want a piece of me? expr. dayak yemek mi istiyorsun?
(I) wouldn't (do something) if I were you expr. yerinde olsam (bir şeyi) yapmazdım
(I) wouldn't (do something) if I were you expr. ben olsam (bir şeyi) yapmazdım
we, you can/could/might do worse (than...) expr. bir şeyi yapmak iyi fikir
we, you can/could/might do worse (than...) expr. iyi/yerinde bir karar
(you) do the math expr. gerisini (sen) düşün
(you) do the math expr. hesabını (sen) yap
(you) do the math expr. parçaları bir araya getir
aityd (and I think you do) expr. sanırım anlıyorsun
aityd (and I think you do) expr. anladın sen onu
aityd (and I think you do) expr. sanırım anlıyorsun
aityd (and I think you do) expr. anladın sen onu
(do) you want the good news or the bad news (first)? expr. önce iyi haberi mi yoksa kötü haberi mi duymak istersin?
(do) you want the good news or the bad news (first)? expr. önce iyi haberi mi vereyim, kötü haberi mi?
what you gonna do now expr. şimdi ne yapacaksın
you wouldn't dare (to do this)! expr. buna cüret edemezsin
don't you dare (do something)! expr. sakın (bir şeyi) yapma
don't you dare (do something)! expr. sakın (bir şeye) yeltenme
don't you dare (do something)! expr. sakın (bir şeye) kalkışma
do I have to spell it out (for you) expr. bunu sana açıklamam mı gerekiyor mu?
do you know the bishop of norwich? [old-fashioned] expr. bir yemek davetinde şarabı tekeline alan kişi için kullanılan ve "norwich piskoposunu tanıyor musun/norwich piskoposuyla bir akrabalığın var mı?" anlamına gelen bir söz
do you know the bishop of norwich? [old-fashioned] expr. tekel gibisin
do you know the bishop of norwich? [old-fashioned] expr. şişe eline mi yapıştı
do you mind (if...)? expr. (… yapmamın) sakıncası var mı?
do you mind (if...)? expr. (… yapsam) sıkıntı olur mu?
do you mind (if...)? expr. (… yapmamda) sakınca var mı?
do you mind (if...)? expr. (… yapsam) rahatsız olur musun?
do you mind (if...)? expr. (… yapsam) seni rahatsız eder mi?
do you mind (if...)? expr. yavaş ol
do you mind (if...)? expr. biraz yavaş
do you mind (if...)? expr. biraz dikkat et
do you mind (if...)? expr. biraz dikkatli ol
do you mind (if...)? expr. biraz yavaş olur musun?
dyk (do you know) expr. biliyor musun?
dyswidt? (do you see what I did there?) expr. nasıl espri/şaka ama?
dyswidt? (do you see what I did there?) expr. esprimi/şakamı anladın mı?
where do you stand on this? expr. bu konuda düşüncen nedir?
how much do you want to bet? expr. bahse var mısın?
how much do you want to bet? expr. nesine bahse girersin?
if you must (do something) expr. (bir şey yapmak) zorundaysan
if you must (do something) expr. eğer (bir şey yapman) gerekiyorsa
ishygddt (I seriously hope you guys don't do this) expr. hangi yıldayız/devirdeyiz?
ishygddt (I seriously hope you guys don't do this) expr. bu devirde hala bunu yapıyor olamazsınız
wdyt (what do you think) expr. ne düşünüyorsun?
wdyt (what do you think) expr. sen ne düşünüyorsun?
wdyt (what do you think) expr. sence nasıl?
whaddya (what do you) expr. ne
what (more) do you want me to say? expr. daha ne söylememi istiyorsun?
what (more) do you want me to say? expr. daha ne dememi istiyorsun?
what (more) do you want me to say? expr. daha ne söylememi bekliyorsun?
what (more) do you want me to say? expr. daha fazla ne diyebilirim ki?
what can I do you for? expr. senin için ne yapabilirim?
what can I do you for? expr. sizin için ne yapabilirim?
what can I do you for? expr. sana/size nasıl yardımcı olabilirim?
what do you do for (something)? expr. (bir şey) için ne yapıyorsun/yapıyorsunuz?
what do you do for (something)? expr. (bir şeyi) elde etmek için ne yapıyorsun/yapıyorsunuz?
what do you do for (something)? expr. (bir şeye) ulaşmak/erişmek için ne yapıyorsun/yapıyorsunuz?
what do you do for (something)? expr. (bir şeyi) başarmak için ne yapıyorsun/yapıyorsunuz?
what do you know? expr. ne haber?
what do you make of (someone or something)? expr. (biri/bir şey) hakkından e düşünüyorsun?
what do you make of (someone or something)? expr. (birini/bir şeyi) nasıl buldun?
what do you make of (someone or something)? expr. (birini/bir şeyi) nasıl değerlendiriyorsun?
what do you make of (someone or something)? expr. (biri/bir şey) hakkındaki düşüncen nedir?
what do you make of (someone or something)? expr. (biri/bir şey) ne sence?
what do you want, a biscuit? [uk] expr. ne istiyorsun, ödül mü?
what do you want, a biscuit? [uk] expr. bunun için sana ödül mü verelim?
what do you want, a biscuit? [uk] expr. ne olmuş yani?
what do you want, a biscuit? [uk] expr. ne yapalım yani?
what do you want, a biscuit? [uk] expr. ne bekliyorsun, kırmızı kurdele mi?
what do you want, a biscuit? [uk] expr. ne olmuş yani, madalya mı takalım?
what do you want, a biscuit? [uk] expr. ne olmuş yani, kırmızı kurdele mi takalım?
what do you want, a biscuit? [uk] expr. ne bekliyorsun, madalya mı?
what do you want, a medal? expr. ne istiyorsun, ödül mü?
what do you want, a medal? expr. bunun için sana ödül mü verelim?
what do you want, a medal? expr. ne olmuş yani, madalya mı takalım?
what do you want, a medal? expr. ne bekliyorsun, madalya mı?
you have to do what you have to do expr. yapman gerekeni yap
you have to do what you have to do expr. gerekeni yapmak lazım
you have to do what you have to do expr. ne gerekiyorsa/durum ne gerektiriyorsa onu yapmak lazım
you just had to (go and) (do something) expr. (gidip bir şey yapman) gerekiyordu değil mi?
you just had to (go and) (do something) expr. (kalkıp bir şey yapmak) zorundaydın değil mi?
you just had to (go and) (do something) expr. (kalkıp/gidip bir şey yapmasan) olmazdı değil mi?
you got to do what you got to do expr. yapman gerekeni yap
you got to do what you got to do expr. gerekeni yapmak lazım
you got to do what you got to do expr. ne gerekiyorsa/durum ne gerektiriyorsa onu yapmak lazım
you gotta do what you gotta do expr. yapman gerekeni yap
you gotta do what you gotta do expr. gerekeni yapmak lazım
you gotta do what you gotta do expr. ne gerekiyorsa/durum ne gerektiriyorsa onu yapmak lazım
do you know dr. wright of norwich k expr. tekel gibisin
do you know dr. wright of norwich k expr. şişe eline mi yapıştı
do you know dr. wright of norwich k expr. bir yemek davetinde şarabı tekeline alan kişi için kullanılan ve "norwich'li dr. wright'ı tanıyor musun/norwich'li dr. wright'la bir akrabalığın var mı" anlamına gelen bir söz
do you mind exclam. yavaş ol
do you mind exclam. biraz yavaş
do you mind exclam. biraz dikkat et
do you mind exclam. biraz dikkatli ol
do you mind exclam. biraz yavaş olsan
do you mind exclam. biraz dikkatli, sessiz olsan
do you mind exclam. sakıncası var mı
do you mind exclam. sıkıntı olur mu
do you mind exclam. sakınca var mı
do you mind exclam. izninle
do you mind exclam. rahatsız olur musun
how do you like that? exclam. nasılmış?
how do you like that? exclam. aldın mı cevabını?
how do you like that? exclam. gördün mü gününü?
wdywfm? (what do you want for me?) abrev. benden ne istiyorsun?
Idioms
damned if you do damned if you don't n. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
fine how do you do n. nahoş/kötü bir durum
a fine how do you do n. sinir bozucu bir durum
a fine how do you do n. talihsizlik
do something until you are blue in the face v. (bir şeyi) bitap düşene kadar yapıp bir sonuca varamamak
do something until you are blue in the face v. (bir şeyi) hali kalmayana dek yapıp bir sonuca varamamak
do something until you are blue in the face v. (bir şeyi) canı çıkıncaya kadar yapıp bir sonuç alamamak
do something until you are blue in the face v. (bir şeyi) pestili çıkana kadar yapıp bir sonuç alamamak
do something until you are blue in the face v. (bir şeyi) takati kalmayana dek yapıp bir sonuç alamamak
(do something) as/if/when the spirit moves you v. (bir şeyi) canın istediğinde/isterse/istediği zaman (yapmak)
(do something) as/if/when the spirit moves you v. (bir şeyi) keyfin gelince/gelirse/geldiği zaman (yapmak)
(do something) as/if/when the spirit moves you v. (bir şeyi) keyfine göre (yapmak)
be damned if you do and damned if you don't v. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık olmak
be damned if you do and damned if you don't v. iki ucu boklu değnek olmak
be damned if you do and damned if you don't v. yapsan bir türlü yapmasan bir türlü olmak
do something for all you are worth v. bir şeyi tüm gücüyle yapmak
do something for all you are worth v. bir şeyi elinden gelen en iyi şekilde yapmak
do something for all you are worth v. bir şeyi kendini yırtarak yapmak
(do) you hear me? expr. anladın mı?
(do) you read me? expr. anladın mı?
(do) you read me? expr. anladınız mı?
(do) you hear me? expr. anladınız mı?
(do) you hear me? expr. anlaşıldı mı?
(do) you read me? expr. anlaşıldı mı?
(do you) know something? expr. biliyor musun?
what do you take me for? expr. beni ne zannediyorsun?
how do you like them apples! expr. bu nasıl oldu!
do you want to bet? expr. bahse var mısın?
how much do you want to bet?/do you want a bet? expr. bahse var mısın?
do you want jam on it? expr. daha ne istiyorsun?
fine how do you do expr. hoş olmayan bir durum
(do you) know something? expr. haberin var mı?
how do you like them apples! expr. nasıl hoşuna gitti mi!
how do you like them apples! expr. ne diyorsun bu işe!
you got to do what you got to do expr. kişi yapması gerekeni yapmalıdır
do not lick what you have spat expr. tükürdüğünü yalama
how do you like them apples! expr. (hadi bakalım) buna ne diyorsun!
how do you eat an elephant? one bite at a time expr. büyük bir hedefe nasıl ulaşırsın? adım adım/yavaş yavaş/aşama aşama
wild horses (would not make you do something) expr. dünyada
wild horses (would not make you do something) expr. dünya yansa
wild horses (would not make you do something) expr. feriştahı gelse
would you care to (do something)? expr. (bir şey yapmak) ister misiniz?
you don't have to be a rocket scientist (to do something) expr. (bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor
you don't have to be a rocket scientist (to do something) expr. (bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok
what do you want, a cookie? exclam. ne bekliyorsun, madalya mı?
Speaking
do you have someone special in your life n. hayatında özel biri var mı
what do you have in your mind? expr. aklında ne var?
may it do you no good! expr. al da başına çal!
what shoe size do you wear? expr. ayakkabı numaran kaç?
do you happen to know? expr. acaba biliyor musunuz?
do you hear what you are saying? expr. ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?
do you like shopping? expr. alışveriş yapmayı sever misin?
I will never do anything to hurt you expr. asla seni incitecek bir şey yapmayacağım
do you remember my name? expr. adımı hatırlıyor musun?
how do you know my name? expr. adımı nereden biliyorsun?
how do you know my name? expr. adımı nereden biliyorsunuz?
how do you spell your name? expr. adını nasıl heceliyorsun?
do you even hear yourself? expr. ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?
do you hear yourself? expr. ağzından çıkanı kulakların duyuyor mu?
who do you like/love most in your family? expr. ailende en çok kimi seviyorsun?
how often do you visit your parents? expr. aileni ne sıklıkta ziyaret edersin?
do you get along with your parents? expr. ailenle anlaşıyor musun?
if you're smart you do what I do expr. aklın varsa benim yaptığımı yaparsın
what exactly do you have in mind? expr. aklından tam olarak ne geçiyor?
do you have any plans for dinner? expr. akşam yemeği için planınız var mı?
do you want dinner? expr. akşam yemeği ister misin?
what do you do after dinner? expr. akşam yemeğinden sonra ne yaparsın?
what do you generally watch in the evenings? expr. akşamları genellikle ne izlersin?
what do you generally watch in the evenings? expr. akşamları genellikle seyredersin?
you do get used to it expr. alışmışsındır artık
why do you always make a list before shopping? expr. alışveriş öncesi neden hep bir liste yapıyorsun?
do you like shopping expr. alışveriş yapmaktan hoşlanır mısın
what do you buy when you go shopping? expr. alışverişe çıktığında ne alırsın?
how often do you go shopping? expr. alışverişe ne sıklıkta çıkarsın?
do you understand? expr. anladın mı?
do you understand? expr. anlaşıldı mı?
do you get it expr. anlıyor musun
do you have a mother? expr. annen var mı?
how much do you love your mother? expr. anneni ne kadar seviyorsun?
do you get along with your parents? expr. annenle babanla anlaşıyor musun?
do you have a car? expr. araban var mı?
what kind of car do you drive? expr. arabanın markası ne?
do you want to be friends? expr. arkadaş olmak ister misin?
how well do you know your friend? expr. arkadaşını ne kadar iyi tanıyorsun?
you can't tell me what to do anymore expr. artık bana ne yapacağımı söyleyemezsin
what do you know about astrology? expr. astroloji hakkında ne biliyorsun?
do you want to be an astronaut? expr. astronot mu olmak istiyorsun?
do you have a light? expr. ateşin var mı?
do you have a fever? expr. ateşin var mı?
do you have a light? expr. ateşiniz var mı?
do you have five minutes to spare? expr. ayıracak beş dakikan var mı?
do you know what just happened? expr. az önce ne oldu biliyor musun?
how do you know all that? expr. bütün bunları nasıl biliyorsun?
do you expect us to believe that? expr. buna inanmamızı mı bekliyorsun?
what do you take me for? expr. beni ne sanıyorsun?
do you remember that girl that you told me about? expr. bana sözünü ettiğin şu kızı hatırlıyor musun?
do you hate me? expr. benden nefret ediyor musun?
what do you notice first about a man? expr. bir erkeğin ilk neresi dikkatini çeker?
do you like it? expr. beğendin mi?
do you think I'm making this up? expr. bunları uydurduğumu mu sanıyorsun?
how do you know my dad? expr. babamı nereden tanıyorsun?
what do you want from me? expr. benden ne istiyorsunuz?
where do you get off? expr. bu hakkı nereden buluyorsun?
how do you know how to do that? expr. bunları yapmayı nereden biliyorsun?
what do you think about me? expr. benim hakkımda ne düşünüyorsun?
when did you do this? expr. bunu ne zaman yaptınız?
I can't do anything for you expr. ben senin için hiçbir şey yapamam
you didn't need to do that expr. bunu yapmana gerek yoktu
I'll understand if you don't want to do that expr. bunu yapmak istemiyorsan anlarım
do you remember this movie? expr. bu filmi hatırlıyor musunuz?
do you have to make so much noise? expr. bu kadar çok ses çıkartmak zorunda mısın?
do you come here a lot? expr. buraya sık gelir misin?
do you play basketball? expr. basketbol oynar mısınız?
what do you love most about your dad? expr. babanın en çok nesini seversin?
why do you think you're feeling this way? expr. böyle hissetmenin sebebinin ne olduğunu düşünüyorsun?
do you know what that is? expr. bunun ne olduğunu biliyor musun?
do you remember this movie? expr. bu filmi hatırlıyor musun?
what do you enjoy doing in your free time? expr. boş zamanlarınızda ne yapmaktan hoşlanırsınız?
you wouldn't do that! expr. bunu yapamazsın
do you have any use for this? expr. bu işine yarar mı?
can you do that? expr. bunu yapabilir misin?
do you want to get out of here? expr. buradan çıkmak ister misin?
how could you do that to me? expr. bunu bana nasıl yapabildin?
do something for you today expr. bugün kendin için bir şey yap
do you have any place to stay tonight? expr. bu gece kalacak yerin var mı?
how dumb do you think I am expr. beni o kadar aptal mı sandın
do you know this man? expr. bu adamı tanıyor musun?
do you have any change? expr. bozuk paranız var mı?
do you have any change? expr. bozuk paran var mı?
you don't have to do that expr. bunu yapmanız gerekmez
when did you do all this? expr. bütün bunları ne zaman yaptın?
why did you do it? expr. bunu neden yaptın?
do you love me? expr. beni seviyor musun?
do you understand me? expr. beni anlıyor musun?
if you want a thing done properly do it yourself expr. bir işin iyi yapılmasını istiyorsan kendin yap
do you have this in another size? expr. bunun başka bedeni var mı?
do you like playing computer games? expr. bilgisayar oyunları oynamaktan hoşlanıyor mısın?
do you need to tell me anything? expr. bana söyleyeceğin bir şey var mı?
do you live in berlin? expr. berlin'de mi yaşıyorsun?
are you sure you want to do this? expr. bunu yapmak istediğinizden emin misiniz?
you have no right (to do...) expr. buna hakkın yok
do you work here? expr. burada mı çalışıyorsun?
do you know this story? expr. bu hikayeyi biliyor musun?
do you like this song? expr. bu şarkıyı seviyor musun?
how much do we owe you? expr. borcumuz ne kadar?
how do you feel today? expr. bugün nasıl hissediyorsun?
do you like it here? expr. burayı sevdin mi?
do you like it here? expr. burayı sevdiniz mi?
do you like it here? expr. buradan hoşlandın mı?
do you like it here? expr. buradan hoşlandınız mı?
do you like it here? expr. burası hoşuna gitti mi?
do you like it here? expr. burası hoşunuza gitti mi?
do you love someone expr. birisini seviyor musun
what did you do this weekend? expr. bu hafta sonu ne yaptınız?
what did you do this weekend? expr. bu hafta sonu ne yaptın?
do you want to drink something? expr. bir şey içer misin?
do you expect us to believe this? expr. buna inanmamızı mı bekliyorsunuz?
do you want to join us? expr. bize katılmak ister misin?
do you mind if I sit here? expr. buraya oturmamın bir sakıncası var mı?
how do you bear that smell? expr. bu kokuya nasıl dayanıyorsun?
do you have any use for it? expr. bu işine yarar mı?
you don't have to do this expr. bunu yapmak zorunda değilsin
how did you do that? expr. bunu nasıl yaptın?
you have to do more than this shit expr. bu boktan daha fazlasını yapmalısın

Sens de "you do" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
Colloquial
what do you wotcher abrev.